30 Temmuz 2007 Pazartesi

AZ İNSANLI-BOL AHTAPOTLU GÜVEÇTE SELİMİYE


Aslında bu yazıyı okuyanlara, damak tadı yüksek bi insan olarak nerede ne yedik ,ne kadar para verdik gibi mühim meselelerden bahsedicem.

Ama ilk önce 4 arkadaş-biricik sevgilim,biricik kankardeşim,kankardeşimin biricik sevgilisi olan biricik arkadaşım ve ben gitmeden önce nasıl bir heyecan içindeydik biraz onu anlatayım.

Selimiye koyu/köyü hakkında şöyle şeyler duymuştuk”çok sakin biyer,denizi harika,denize sıfır ucuz pansiyonlar ve restotantlar,bol balık ve rakı”.Daha ne olsun.

Biz oraya buraya koşturan,yoğun stres altında ezilmekte olan genç insanlar olarak bu sakinliğin sırtımızdaki kulunçları sünger gibi emmesi beklentisi ve heyecanı içindeydik,gerçektende öyle oldu.Uzuuun bi araba yolculuğundan sonra-takribi 12 saat, akşamın bi 10’ u gibi Selimiye’ye vardık.Süper kaptan şoför ve değerli manita Gökçe’nin o suyu içilesi koyları araba kullanmaktan dolayı görememesi üzücüydü,ama biz bir kartal gibi gece görüşümüzü açarak ve geçtiğimiz koyların gündüz versyonlarını hayal ederek, kafamız camlara yapışık S tipi virajları coşku içinde aldık.12 saat bize vız geldi tırıs gitti o esnada, e tabi biraz yorgunduk yinede.

Arslan Apart,Mavi Deniz pansiyonun küçük kardeşi olarak ellerimizde bavullarımızla, bizi denizin hemen dibindeki masalarıyla karşıladı.Selimiye de iki çeşit tatil imkanı var.Oda+sabah kahvaltısı olan pansiyonlar yada bizim yaptığımız gibi,bir yatak odası,çekyatlı bir salonu,banyosu ve yemeklerimizi yapacağımız bir mutfağı(her türlü mutfak zerzevatlı içinde),tabii ki kliması bulunan apart dedikleri şirinceler.Biz böyle bi şirince ye 4 kişi toplam 80 milyon verdik.Yok arkadaş ben mangalla uğraşmam,yemek yapmak bana göre diil,veririm parayı yemek önüme gelir diyosanız orasını bilemem,ama biz herşeyi kendi ellerimizle yapmaktan ve sonrasında rehavete kapılmaktan büyük zevk aldık.Şiddetle tavsiye ederim.

Selimiye’ ye vardığımızın akşamı tabii ki yemek yapacak durumda değildik,kaldığımız Arslan Apart ‘ın yemeklerinin tadına bakalım dedik deniz kenarında.Çıtır çıtır barbunlar gelince o yorgunluk nereye gitti anlamadım,ahtapot salatası da cabası.Biraz tuzlu fiyatı da eşantiyon.Birde gerçekten sessiz biyer,bi fark ettik ki yemekte fısıltıyla konuşuyoruz,sinirlerimiz bozuldu,6 gün fıs fıs fıs nereye kadar.Ama Selimiye’nin sakinliği sizi içine o kadar yumuşak bir geçişle alıyoki,bir süre sonra,ses tonlarımız kendiliğinden yumuşamış,ses yüksekliğimiz iki çentik aşağıya düşmüş bile biz farkına varmamışız,pamuk helva kıvamına gelmişiz iki gün sonra.

Neyse efenim,yedik içtik kendi ev yapımı mahsüllerimizi,bulaşığı sıraya koyduk,ama farketmedim sanmasın,Kerem yıkamadı valla,karambole geldi onun sırası,bidahaki yaza ilk o başlasın benceJ

Artık köye inmenin vakti geldi.Bi akşamda köyde yiyelim dedik.Deniz kenarındaki yemekçileri turladık,fiyat sorduk,bize en uygun “Orca” geldi.Teras katında, Selimiye’nin manzarasına yukarıdan bakarak ahtapot güveç,çupra veya köfte yiyebilirsiniz.Çoook lezzetli.Nedense biraların soğuk kısmına denk gelemedik,sizde rakı içersiniz canım noolmuş.Yada yemeğin tadına kapılıp, içkiyi ikinci plana itip yemek sonrası “Nane-Limon” da ağaçların altında buz gibi bira yada votka-elmanızı içebilirsiniz.Bu arada bira fiyarları mekana göre çeşitlilik gösteriyor.Ama en fazla şişe efese 3,5 ytl verdik.

Kısaca sahile inip,denize yüzünüzü verdiğinizde koyun sonunda sol tarafınızda kalan Arslan Apart’ta kalın,denizi daha berrak,daha sakin,ama yemeğinizi orada yemeyin,üşenmeyin kendiniz yapıverin,herkes ucundan tutunca daha bi keyifli.Bir- iki bilemedin üç akşam köye inin ve dediğim yerlere bi uğrayın.

Haa bu arada,bi akşam Bozburun’da Möve Balık Restorant’ta rakı- meze yapın ve sac da ahtapot kavurma yemeyi unutmayın,dolunayı takip edin,seneye dolunay en tepeye yükseldiğinde bir masadan da dolunayla birlikte şiir,şarkı ve kahkaha sesleri yükselebilir,kulak verin ,olmadı eşlik edinJ

Yahu az daha unutuyodum,Kız kumuna gitmeyin,bi halt yok,denizin üstünde yürümek o sıcakta içine girmekten daha zevkli gelmedi bana,ama hikayesini size Kerem anlatsın,belki ilginizi çeker.

2 yorum:

Erbuğ Kaya dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Erbuğ Kaya dedi ki...

Ehh okuyunca insanın canı çekiyor tabi. Ama hem vakit yok, hem para yok, hem güneş alerjisi var. Ben çalışayım en iyisi:)